Aranıyor...
Sonuç bulunamadı.
Gezip görülecek yerler açısından Ilıca ve çevresi olarak bahsedecek olursak Çeşme, Alaçatı ve Ilıca büyük benzerlik göstermektedir. Zaten bu üç bölge de birbirlerine çok yakındır. Aralarında yaklaşın olarak 20 km’lik bir mesafe bulunmaktadır. Ilıca Halk Plajı günübirlik tatilciler için de daha uzun süre kalacaklar için de zaten başlı başına önemli bir duraktır. Şifne Koyu olarak bilinen yer, eğer doğal çamur banyosu yapmak isterseniz çok ideal bir seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Birçok alternatif tedavi olanağının olduğu şifalı bir yerdir. Tarih ve kültür meraklıları için de Ilıca’da görülecek yerler vardır. Ilıca’dan yaklaşık 14-15 km doğuda tarihi Rum köyü yerleşkesi olan Ildırı’da Erytrai Antik Kenti bulunmaktadır. Burada antik tiyatro ve kutsal mekân kalıntılarını görebilirsiniz. Bunun dışında yakınlarda Çeşme Kalesi ve Alaçatı sokakları, taş evler gezilebilir.
Çeşme Kalesi
II. Beyazıt tarafından 1508 yılında dikdörtgen biçiminde yaptırılan kale, 6 kulesi ve üç yanındaki hendeklerle muhteşem bir görüntü oluşturur. İlk yapıldığı zamanlarda denize sıfır olarak inşaa edilen kale, zaman içerisinden denizin doldurulmasıyla daha içte kaldı. Tarihi kalede Uluslararası Çeşme Müzik yarışması ve 2-7 Temmuz tarihleri arasındaki Çeşme Festivali düzenlenir. Kaleyi ziyaret ettiğinizde, az önce anlattığımız büyük Türk komutanı Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa'nın yanında aslanı bulunan heykelini de göreceksiniz.
Kervansaray
1528 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Kervansaray Çeşme'ye ayrı bir özellik katar. Tarih içinde özellikle yabancı tüccarların konaklaması için kullanılan kervansaray günümüzde 45 odalı bir otel olarak hizmet vermekte. Kervansaray'da ayrıca gece eğlence mekânları ve alış-veriş merkezleri de bulunmakta.
Çeşme Müzesi
Daha çok Erythrai, Çeşme ilçe merkezi Alaçatı ve Kalemburnu yöresinden çıkan eserlerin sergilendiği tarihi Çeşme Kalesinde bulunan Çeşme Arkeoloji Müzesinde 320 adet arkeolojik 126 adet etnografik eser ile 31 adet sikke, toplam olarak 477 adet eser teşhir edilmektedir.
Erytrai (Ildırı)
Kentte ele geçen bulgular, bu yörede ilk Tunç Çağ'ından bu yana yerleşimin olduğunu göstermiştir. İkinci kolonileşme döneminde kent, Atina Kralı Kadros soyundan gelen Knopos yönetimindeydi. Başlangıçta krallık ile yönetilen kent sonraları yine kral soyundan olan ancak halkın seçtiği Basileuslar tarafından yönetildi. Ion kentlerinin aralarında kurdukları Panionion dinsel ve siyasal birliğe katıldılar. Kent Pythagoras'la birlikte kısa süreli tiranlık dönemi yaşamış, bu dönemde üreterek dışarı sattığı değirmen taşlarıyla önem kazanmıştır. Erythrai, Lidya ve daha sonra da Persler’in eline geçer. Pers boyunduruğuna karşı diğer Ion kentleri gibi ayaklanmaya katılan kente, bütün Ion kentleriyle birlikte M.Ö. 334'te İskender, bağımsızlığını kazandırır. İskender'in ölümünden sonra çıkan kargaşalar sonucu birçok el değiştiren Erythrai Pergamon (Bergama) Krallığı'nın eline geçer. M.Ö.133' te Roma İmparatorluğu içinde özgür bir kent statüsü kazanır. M.Ö.1 yy.da depremler, savaşlar ve Romalı komutanların yağmaları yüzünden büyük yıkıma uğrayan yöre; 16.yy.dan sonra Ilderen ve Ildırı adlarıyla anılmaya başladı.