Aranıyor...
Sonuç bulunamadı.
Yaprakların sarardığı Kasım ayında, binbir renge bürünen Kapadokya dayanılmaz güzellikte sevgili okurlarımız. Elbette güneşiyle, plajıyla, gölge yapan asmasıyla yazın güzelliği bir başka fakat sisin kâh dağılıp uçsuz bucaksız vadiyi ortalıkta bıraktığı, kâh iyice yoğunlaşıp ufku bulanıklaşırdığı Kapadokya manzaralarına da diyeceğimiz yok. Birkaç aya kalmadan gözümüzün erişebildiği uzaklığa kadar karla kaplı olacak buralar. Hayal kurmaya şimdiden başladık.
Her dem göz kamaştırıcı bir manzara var bu topraklarda! Küçük küçük şeylerin büyük etkiler elde etme başarısını kanıtlayan bir asaleti yok mu buraların...
Daha önce söylediğimiz bir şeyi tekrar etmek istiyoruz şu an: gezmek bir yerde kalmak demek. Yolları 18 yıldır arşınlayan bir gezgin var karşınızda: yolun geri kalanını saymazsak tabii. Yeryüzünün bu bucağında, Ürgüp'te, insan elinin dönüştürücü gücüne mesken olan enikonu bir otelde kalıyoruz sevgili okurlarımız: Utopia Cave Cappadocia. Ah tam alıp kalbimizde götürmelik Utopia Cave! İşte Kapadokya tam bir sır küpü bizim için. Her seferinde yeni bir ayrıntı yeni bir heyecan keşfediyoruz. Utopia Cave de öyle bir yer. İnsana her gün nasip olmayacak bir haz yaratıyor bizde…
Geçmişle gelecek arasında köprü vazifesi gören muhteşem güzellikte bir yer Utopia Cave. Peri bacalarına nazır terasta ve bahçede yaptığımız kahvaltılar, yediğimiz yemekler müthiş bir tada ve çekiciliğe sahip. Mağara yaşamının tadını keşfettiğimiz, özel hamamlı ve jakuzili king suit odamızın tarifsiz bir güzelliği var. Hem gözümüze hem ruhumuza hitab ediyor. Tüm bunları bünyesinde barındıran ve koruyan bu mekânı nasıl sınıflandırmak gerektiğini pek bilemiyoruz doğrusu. İnsanın girerken bekleyebileceğinden daha güzel bir yer burası kesinlikle. Aklımızdan çıkmayan güzel bir tasvir: Utopia’ya özgün sakin ve istikrarlı bir manzara…
Yeri gelmişken, bu denli cömert bir coğrafyada bir şeyi kaçırmamak ve her şeyden olabildiğince faydalanmak için erkenden kalkıyoruz. Bir rüyadaymışçasına yüreğimizi hızla çarpmasına vesile olan balona binme, gün doğumunu seyretme, Kızılırmak’ın kıyısında mola verme, vadi yürüyüşleri, günü doğanın birçok süptil sesi eşliğinde iyi bir kitabın seçilmiş sayfalarını okuyarak batırma gibi daha önce tatmadığımız huzurlar da yaşadık burada.