Aranıyor...
Sonuç bulunamadı.
Yol beni Selimiye’ye götürüyor. Marmaris’in cilveli deniz kenarlarında seyri sefaya dala dala Selimiye’ye varıyorum. Bu kasaba o kadar küçük ki, kaybolmak imkansız. Selimiye’de 12 yıldır değişmeyen Kıyı Hotel’in, güzel ruhlu ev sahibesi Serap Hanım bahçede beni bekliyor.
Denizle ufuk çizgisinin mutlu buluşmasına nazır Kıyı Hotel’de, Türk kahvemizi yudumluyoruz birlikte. Serap Hanım’ın ailesiyle birlikte zevkle döşediği zarif hoteli Kıyı Hotel’de doğadan, onun Selimiye’sinden bahsediyoruz.
Önümde enfes bir deniz manzarası: bir süre sonra gökyüzü kusursuz mavisini hercai renklere bırakıyor… Bu aile hali hissedilen Kıyı’nın deniz manzaralı, balkonlu odasında kalıyorum. Sabah denizin kokusuna mutfaktan gelen pişilerin kokusu karışıyor. Kıyı Hotel özenle seçilmiş akşam yemeği menüleri, tiril tiril odaları ile Selimiye’nin dingin ruh haline uygun ritminin gerçekleşmiş hali sanki… Gecenin bir yarısı olduğunda da ay bütün ihtişamıyla aydınlatıyor Kıyı’nın restoranını…
Çocuklu ailelerin de rahatlıkla konaklayabileceği bir ortam sunuyor Serap Hanım. Gün içerisinde çeşit çeşit ev yemekleri hazırlıyorlar restoranlarında. Akşam menülerinde de Selimiye’ye özgü mezeler, taze balıklar sofrayı donatıyor. Beğeneceğinize eminim…
Selimiye demek tekne turu demek. Buralara kadar gelmişken gözlerden uzak koylarına gitmeyi unutmayın derim!