Aranıyor...
Sonuç bulunamadı.
Kuzey Ege'nin yellerine karışabileceğimiz Cunda’da; sarımsak taşlarıyla yoğrulmuş evleri, girintili çıkıntılı sokakları, eski zamanlardan kalmış anıtları, içten insanları, kuytu koyları ve çeşit çeşit ağaçlı ormanları görünce, ‘’Ah, ne güzel!’’ diye bağırışıp gözlerimiz ışık dolu, gönlümüz ise sevinç dolu oluveriyor. İşte böyle yeni bir yolculuğun müjdesi borazan gibi ötünce, sahilin çarpıcı güzellikte noktasındaki Cunda Despot E
vi’ne ( @cundadespotevi ) olan özlemimiz dışarıya fırlıyor ve bütün benliğimizi kavrıyor. Mutlu bir tatil geçirebileceğimiz yer olan Despot Evi’nde dosdoğru soluğu alıyoruz.
Din adamı olan Despot’un evi gizemli üslubu ve biçimi ile çıkıyor karşımıza. 1860’lı yıllarda Cunda’ya damgasını vurmuş ve havasını vermiş bir anıt eser burası. Heybetli sütunları, kabartmaları, güzel yontulmuş taşları ve mimari parçaları ile deyim yerindeyse şaheser bir yapı. Anlatıya göre Despot’un öyküsünden, yöreye daha etkin bir söylence düşünülemez.
Küçük otellerden apayrı bir karakter taşıyor burası. Cumhuriyet ve öncesi Ege taşrasının uygar kozmopolit yaşamından kalan izleri korumuşlar. İyi niyet, ilgi ve kültürle neler yapılabileceğini gösteren özel bir örnek Cunda Despot Evi.
Ev sahipleri elle tutulur bir duyarlık ve özenle renove ettikleri bu eseri yeter sayıp çalışmaya son veren kişiler değiller. Bu yorgun binaya özel dokunuşlarla yeni bir ruh kazandırmışlar. Caddeye açılan görkemli kapısından içeri girince aydınlık ve ferah bahçe karşılıyor sizi: güzel bitkilerle ve birkaç yüzyıllık zeytin ağaçlarıyla süslenmiş. Yüksek tavanlı, ampir mobilyalı, adam boyu pencereli yalı odaları günümüzde pek eşi olmayan bir alayişin temsilcisi.
Sıradan eylemleri: yemek yemeyi, havuza girmeyi, duş yapmayı, yatmayı birer estetik şölene dönüştüren detaylar gözetilmiş Despot Evi’nde.
Favori odamız: Antik Suit. Konfor eksiksiz, odalar büyük. Ekstra king size yataklarının içine yarım saat gömüldünüz mü yorgunluk sızısı hemen geçiveriyor. Sabah gün doğarken bulutsuz bir göğün altında koya salınan pembe, mavi ve sarı yankılar o kadar güzel oluyor ki… Gece suların parıltısı tavana işliyor. Bahçedeki yüzme havuzunun kenarına geniş gölge veren cabanalar konmuş.
Gece suların parıltısı tavana işliyor. Bahçedeki yüzme havuzunun kenarına geniş gölge veren cabanalar konmuş.
Kendilerine ait özel kumsal plajları da sakin ve güzel. Ulaşım tekneyle sağlanıyor.
Sabah kahvaltıda yediğiniz peynirler, yumurtalar, bardak bardak içtiğiniz çaylar keyfinize keyif katıyor.
Kahvaltıya otelden bağımsız olarak da katılabilirsiniz. Kişi başı 120 TL.
Despot Evi işte bu atmosferi ile gece gündüz hiç dinmeyen bir canlılık katıyor Cunda’ya. Bir Despot yolculuğu biter bitmez ikinci bir yolculuğa duyulan özlem gönlünüzün kuytu bir kıvrımına çoktan yerleşmiş oluyor artık.
Otel bünyesindeki 1862 Restoranları’nın mutfağı da iddialı. Yerel Ege lezzetlerine, dünya mutfağının cesur esintileri eklenmiş. Yemekler son derece başarılı. Deniz, restoranın içine kadar işliyor.
Ayrıca Yund Spa’larında kendinizi şımartabileceğiniz geleneksel hamam ritüelleri, organik aromaterapi, refleksoloji, çeşitli masajlar (bali, lomi lomi vb.) gibi hizmetler sunuyorlar. Şimdilerde yoga, rüzgar sörfü, şarap gezileri gibi programlar da düzenliyorlar.
İşin başında Berke Bey: sakin ve güleryüzlü ekibiyle özel bir çalışma sergiliyor. Münferit konukları layıkıyla ağırlıyorlar. Dileyen konuklar Salmaner isimli özel tekneleriyle gezintiye çıkabiliyor. Doğanın özenerek yarattığı cömert koylara sahip Cunda’ya bir de bu gözden bakmanızı salık veririm.