
Cunda Adası 2025 Rehberi: Plajlar, Etkinlikler, Gezilecek Yerler
Cunda'nın tarih kokan, romantik atmosferinde tatil planlamak isteyenlere özel hazırladığımız 2025 Cunda Adası rehberi ile karşınızdayız!
Cunda Adası’na varır varmaz sizi sarıp sarmalayan o özel atmosferi hissedersiniz. Hafif tuzlu bir meltem teninize değdiğinde, burnunuza eski taş evlerin sıcakta ısınmış duvarlarından yükselen tarih kokusu karışır. Arnavut kaldırımlı sokaklarda gezinirken begonvillerin sardığı pencerelerden, dar kapı önlerinde kahvesini yudumlayan ada sakinlerinden sıcak bir selam alırsınız. Sahil boyunca sıralanan balıkçı tekneleri hafifçe sallanır, denizden yükselen iyot kokusu iştah açar. Gün batımında bir meyhane masasına oturup Ege’nin en güzel mezeleri eşliğinde uzun sohbetlere dalmak kaçınılmazdır. Tarihi dokusu, eşsiz doğası ve samimi insanlarıyla Cunda, sadece bir gezi rotası değil; içinde kaybolmaktan keyif alacağınız, her köşesinde kendinizden bir parça bulacağınız özel bir dünya.
Cunda Adasında Gezilmesi-Görülmesi Gereken Yerler Nerelerdir?
- Cunda Limanı
- Taş Kahve
- Cunda Plajları
- Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı
- Cunda Rahmi M. Koç Müzesi
- Aşıklar Tepesi
- Cunda Sokakları
- Yel Değirmenleri
- Analemmatic Güneş Saati
- Cunda Tarihi Pazarı
- Saatli Cami
- Panaya Kilisesi
Cunda Limanı
Cunda’nın kalbi limanda atıyor desek, abartmış olmayız. Gün boyu deniz kenarında yürüyüş yapabilir, balıkçı teknelerinin hafif salınımını izleyebilir ya da sahil boyunca sıralanmış şirin restoranlarda Ege mutfağının en güzel lezzetlerine şans verebilirsiniz. Akşamları burada ayrı bir güzellik; ışıkların denize yansıması, hafif esen rüzgarla birlikte gelen huzur hissi…
Taş Kahve
1877 yılından beri Cunda’nın en özel noktalarından biri olan Taş Kahve, kahve ve sohbetin adeta kutsandığı bir mekan. Taş duvarlarının ardında nice hikayeler saklı, içeride mis gibi közde kahve kokusu var. Ahşap masalarına oturup ada halkıyla sohbet ederken bir yandan kahvenizi yudumlamak, işte gerçek Cunda deneyimi.
Cunda Plajları
Cunda’nın denizi anlatılmaz, yaşanır. Pateriça Koyu ve Ortunç Koyu gibi plajlar, kristal berraklığındaki sularıyla günün tüm yorgunluğunu alıp götürüyor. Sabahın erken saatlerinde denize girmek bambaşka bir keyif; suyun dinginliği, güneşin doğuşuyla birleşince hafızalara kazınacak bir anıya dönüşüyor.
Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı
Burası eski bir yel değirmeninden dönüştürülmüş harika bir kitaplık. Bir yanda kitap kokusu, diğer yanda masmavi deniz manzarası… Kitap okumak bahanesiyle gidip, manzara karşısında dakikalarca oturduğunuzda kendinizi tamamen başka bir dünyada hissediyorsunuz.
Cunda Rahmi M. Koç Müzesi
1873 yılında inşa edilen Taksiyarhis Kilisesi’nin özenle restore edilmesiyle ortaya çıkan bu müze, adanın en dikkat çekici duraklarından biri. Eski denizcilik aletlerinden nostaljik arabalarına kadar pek çok ilginç parça sergileniyor. Tarih ve mekanın mükemmel uyumu burada fazlasıyla hissediliyor.
Aşıklar Tepesi
Adını, buraya gelen aşıkların birbirine ettiği sonsuz bağlılık sözlerinden alıyor. Yüksekten bakıldığında tüm ada ayaklarınızın altında! Gün batımını izlemek için en iyi noktalardan biri olan bu tepe, özellikle akşamüstü hafif esen rüzgarıyla insanın içini serinletiyor.
Cunda Sokakları
Cunda’da kaybolmak gibisi yok. Dar taş sokaklarda gezinirken solunuzda begonvillerin sardığı taş evler, sağınızda rengarenk panjurlu tarihi yapılar… Birçok yapı restore edilerek butik otellere, kafelere dönüştürülmüş ama hala zamana direnen, anılarını saklayan eski taş evler de var.
Anelemmatik Güneş Saati
Bu ilginç güneş saati, ünlü tiyatrocu Ahmet Erol Keskin’in anısına yapılmış. Farklı bir saat deneyimi yaşamak isterseniz, burada gölgenizi kullanarak zamanı ölçmeyi deneyebilirsiniz.
Cunda Tarihi Pazarı
Adanın en renkli duraklarından biri de tarihi pazar. Sahil boyunca uzanan Mevlana Caddesi’nde hediyelik eşyalar, el yapımı takılar ve yöresel lezzetler bulabilirsiniz.
Saatli Cami
1870’lerde kilise olarak inşa edilen bu yapı, 1928’de camiye dönüştürülmüş. Çan kulesinin saatle süslenmesi nedeniyle halk arasında “Saatli Cami” olarak anılıyor.
Panaya Kilisesi
19.yüzyıldan kalma bu kilise, ne yazık ki günümüzde kısmen harabe durumda. Ancak ayakta kalan üç duvarı ve üzerindeki freskler hala büyüleyici bir güzelliğe sahip. Geçmişin izlerini hissetmek isteyenler için etkileyici bir durak diyebiliriz.
Cunda Limanı
Cunda Adası'nda Nerede Ne Yenir?
Cunda’da güne başlamak demek, deniz kokusunu içine çekerek Taş Kahve’nin o tarihi atmosferinde bir kahve molası vermek demektir. Masanda taze demlenmiş çayın ya da mis gibi kokan bir kahven varken, eski taş duvarların arasından süzülen sohbetlere kulak kabartabilirsin. Cunda’nın ruhunu hissetmek için bundan daha güzel bir başlangıç olabilir mi?
Eğer deniz kokusuyla uyanıp şöyle güzel bir kahvaltı etmek istersen, Cunda Bahçecik doğru adres. İsmi gibi yemyeşil bir bahçenin içinde, serpme kahvaltının tadını çıkarabilirsin. Ev yapımı lorlu poğaçalar, taptaze gözlemeler ve sınırsız çay ile güne başlamak burada ayrı bir keyif.
Öğlene doğru ise karnını doyurmak için Dedenin Yeri’ne uğrayabilirsin. Burası, 1972’den beri Ayvalık tostunun hakkını veren yerlerden biri. Orijinal tarife sadık kalınarak yapılan tostun içindeki o bol malzeme ve çıtır çıtır ekmek, seni anında mutlu edecek. Farklı bir alternatif olarak ise ev yemekleri yemeyi seviyorsanız, Adamis'e uğrayabilirsiniz. Zeytinyağlı ev yemekleri ile tanınıyor. Ev yapımı lorlu poğaça, taptaze gözlemelerini de3 gelmişken mutlaka denemelisiniz.
Ben biraz daha keyif yapayım” diyorsan, Cunda Körfez Restaurant seni bekliyor. Deniz manzarasına karşı taptaze mezeler ve balıklar eşliğinde öğle yemeğinin tadını çıkarabilirsin. Daha farklı bir lezzet arıyorsan, Cleto’s Ristorante harika bir alternatif olabilir. Burası İtalyan ve Türk mutfağının füzyonunu sunuyor; ev yapımı makarnaları, bresaola carpaccio ve aromatik otlarla hazırlanan deniz levreği filetosu ile oldukça iddialı. Eğer biraz daha salaş ama lezzetli bir yerde olmak istersen, Son Vapur tam sana göre. Fonda hafif Ege müzikleri çalarken, simiti, balık lokumu ve beğendili ahtapotu tatmalısın.
Akşam yemeği içinse Cunda’nın en özel mekanlarından biri olan Bay Nihat’ı mutlaka denemelisiniz. Meze konusunda adeta kendine has olan bir mekan. Ahtapot salata, sakızlı, kekikli, şaraplı ızgara, tuzlama'yı deneyebilirsiniz. Buraya özgü olan Patlıcan Tatlısı'da farklı bir seçenek, farklı tatlar arıyorsanız tam size göre.
Ege lezzetlerini tatmak istiyorsan, Ayna Restaurant'ı tercih edebilirsin.
Eğer daha romantik bir atmosfer arıyorsan, Cunda Kekik Restaurant tam sana göre. Lavanta ve zeytin ağaçları arasında yemek yemek ve şömine başında şarap yudumlamak, burayı bambaşka bir deneyim haline getiriyor.
Tarihi mekanları seviyorsan, Yakamoz Avlu Restaurant’ı tercih edebilirsin. 1882 yılından kalma bir Rum evinde, huzurlu bir avluda lezzetli bir akşam yemeği yemek gerçekten özel bir deneyim. Portakallı sardalya turşusu ve beğendili karidesi denemeden buradan ayrılmamalısın. Eğer özel bir kutlama yapıyorsan, Papaz’ın Evi Tria Cunda tam sana göre olabilir. Taksiyarhis Kilisesi’nin baş papazının eski evi olan bu tarihi mekan, Yunan müzikleri eşliğinde deniz mahsullü börek ve sirkeli sübye gibi özel tatlar sunuyor.
Cunda Uno Restaurant ise modern dokunuşlarıyla Ege mutfağını bir adım öteye taşıyor. Özellikle gün batımında burada yemek yemek bambaşka bir deneyim.
Meyhane kültürünü seviyorsan da, Küçük Yer Semali kesinlikle keşfedilmesi gereken bir mekan. İsmi gibi küçük ve sıcak bir aile işletmesi olan bu meyhanede, başka yerde bulamayacağın Peraver, Lalaveş, Berduş Güveç gibi mezeleri tadabilirsin.
Hasanaki de Cunda’nın küçük ve samimi meyhanelerinden biri. Kabak çiçeği dolması, biber borani, levrek simit, sıcak ot, yoğurtlu dil balığı gibi meze seçenekleri mevcut.
Biraz daha salaş ama sıcacık bir yer arıyorsan, Cunda Adab Çorbacı'yı tercih edebilirsiniz. Gecenin sonunda içini ısıtacak bir mercimek çorbası ya da içli köfte çorbası burada seni bekliyor.
Tatlıya gelince… Karadeniz Pastanesi’ne uğramadan dönmek olmaz. Ayvalık’ın meşhur lor kurabiyesi ve şerbetli lor tatlısını deneyebileceğiniz yer. Bademli keşkülü'de gayet güzeldi. o yüzden denemeden geçme.
Cunda Körfez Restaurant
Cunda Adası Plajları: Nerede Denize Girilir?
- Ortunç Koyu
- Patriça Koyu
- Çataltepe Plajı
- Duba Plajı
- Akvaryum Koyu
Ortunç Koyu
Cunda’nın en bakir ve doğal koylarından biri. Adanın tek mavi bayraklı plajı burası. Ortunç Koyu, yemyeşil çam ormanlarının arasında gizlenmiş bir doğa harikası. Berrak ve turkuaz rengi denizi ve taşlık bir sahili var. Ortunç Koyu, özellikle sualtı yaşamı açısından oldukça zengin. Eğer suyun altındaki dünyayı keşfetmek istersen, şnorkelini kap ve kıyıdan açılmaya başla.
Patriça Koyu
Cunda’nın kuzeyinde yer alan Patriça Koyu, sığ ve durgun deniziyle çocuklu aileler için oldukça ideal bir plaj. Eskiden Rumların yaşadığı bu bölge, taş evleri ve huzurlu doğasıyla nostaljik bir hava taşıyor. Plajın incecik kumları üzerine uzanıp dalgaların hafif ritmine kendini bırakabilir ya da kıyı boyunca yürüyerek tarihi dokunun içinde kaybolabilirsin.
Çataltepe Plajı
Adanın doğayla en iç içe noktalarından biri olan Çataltepe Plajı, adeta saklı bir yer. Burada şezlong ve şemsiyelerden uzak, çam ağaçlarının gölgesinde denizin tadını çıkarabilirsin. Plajın suyu oldukça berrak ve genellikle sakindir, bu yüzden denize girerken büyük dalgalarla boğuşmak zorunda kalmazsın.
Duba Plajı
Cunda merkeze en yakın plajlardan biri olan Duba Plajı, özellikle çocuklu aileler için rahat bir seçenek. Sahili kumluk ve denizi oldukça sığ, bu yüzden yüzme bilmeyenler için de güvenli bir ortamı bulunuyor. Burada denize girdikten sonra kumsala havlunu serip kitabını okuyabilir ya da kıyıdaki kafelerden birinde buz gibi limonatanı yudumlayabilirsin.
Akvaryum Koyu
Adını turkuaz ve cam gibi berrak suyundan alan Akvaryum Koyu, şnorkel ve dalış severler için vazgeçilmez bir nokta. Kayalık kıyıları sayesinde deniz altındaki yaşam oldukça renkli. Suya adımını attığında sanki dev bir akvaryumun içinde yüzüyormuşsun gibi hissedebilirsin. Buraya karadan ulaşım biraz zor olsa da, tekne turlarıyla kolayca gelinebiliyor.
Ortunç Koyu
Cunda Adası Etkinlikleri
- Cunda Cycling Festivali
- Ultimate Cunda
- La Fuga
Cunda Cycling Festivali
Bu turda tek ihtiyacın olan şey, keşfetme isteğin. Yanında ekipman getirmek zorunda değilsin. İki ya da üç kişilik çadır setleriyle yıldızların altında uyuyabilir, doğanın tam içinde konaklayabilir ya da bungalov ve karavan seçeneklerle konforundan ödün vermeden deneyiminin keyfini çıkarabilirsin.Güzergah boyunca dar taş sokaklardan geçecek, masmavi koylara tepeden bakacak ve her köşede Ege'nin huzuruna bir kez daha hayran olacaksın. Pedalların ritmiyle doğaya karışıp, Cunda’nın her köşesini keşfederken, sana sadece anın tadını çıkarmak kalacak.
Ultimate Cunda
Ayvalık Cunda Adası'nda düzenlenecek olan bu etkinlik, spor ve doğa tutkunlarını bir araya getiriyor. Etkinlik, Cunda Fora Glamping alanında gerçekleştirilecek.
La Fuga
La Fuga'da küçük bir mola ver, içkini içerken dinlediğin müziğin tadını çıkarın. Kendinize zaman ayırın ve Cunda'yı dinleyin. Cunda Adası'nın kalbinde yer alan La Fuga, canlı müzik performansları ve özel kokteylleriyle misafirlerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. Kokteyl bar konseptiyle hizmet veren La Fuga, yerel ürünlerle hazırlanan özel kokteylleriyle de beğeni topluyor.
Etkinlik tarihleri ve detayları zamanla değişebileceğinden, seyahatiniz öncesinde güncel bilgileri ilgili kaynaklardan kontrol etmenizi öneriyoruz.
Cunda Adası Tarihçesi
Cunda Adası, zamana direnen taş sokakları, tarih kokan yapıları ve denizle iç içe geçmiş dokusuyla geçmişten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapmış özel bir ada. Antik çağlarda Moschonisia adıyla bilinen bu yerleşim, "kokulu adalar" anlamına geliyor ve buraya ayak bastığınızda neden böyle adlandırıldığını hemen anlıyorsunuz. Rüzgarın taşıdığı iyot kokusu, mis gibi ada otları ve begonvillerin tatlı esintisi sizi hemen sarıyor. Osmanlı döneminde burası Rumların yaşadığı, taş evlerin, zarif kiliselerin ve görkemli manastırların süslediği bir ada olarak bilinirdi. Piri Reis’in ünlü Kitâb-ı Bahriye’sinde ise burası "Yunt Adaları" olarak geçer. "Yunt" yani "yaban atı" anlamına gelen bu isim, adanın vahşi doğasını ve özgün karakterini yansıtıyor adeta. Cunda’nın kaderi 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile değişti. Mübadelenin ardından adadaki Rum nüfus Yunanistan’a göç ederken, Girit ve Midilli’den gelen Türkler buraya yerleşti. O günden bu yana Alibey Adası adıyla da anılıyor; Kurtuluş Savaşı’nın önemli kahramanlarından Ali Çetinkaya’nın anısına verilen bu isim, resmi belgelerde yer alsa da, adaya gelen herkes burayı hala Cunda olarak biliyor, seviyor ve bu isimle anıyor. Bugün Cunda, sadece tarihi mirasıyla değil, ruhu ve atmosferiyle de büyüleyen bir yer. Taş kahvelerinde közde pişen kahvenin tadını çıkarabilir, sahil boyunca uzanan balık restoranlarında Ege'nin en güzel mezelerine kaşık sallayabilirsiniz. Zeytin ve zeytinyağı, buranın altını; deniz, gökyüzü ve rüzgar ise sonsuz mavisini oluşturuyor. Burası bir tarih sahnesi gibi: Bir yanda harabe halindeki Panaya Kilisesi, bir yanda zamana meydan okuyan taş konaklar, sokaklardan yükselen Rum ezgilerinin hafif yankıları…Cunda’yı keşfetmek, bir zaman yolculuğuna çıkmak gibi. Dar sokaklarında yürürken geçmişle bugünün iç içe geçtiğini hissediyor, denize karşı oturduğunuzda rüzgarın size eski hikayeleri fısıldadığını duyuyorsunuz. Belki de bu yüzden buraya gelenler, ayrılırken bir parçasını burada bırakıyor ve tekrar tekrar geri dönmek istiyor.
Cunda Adası tatili öncesi, Cunda’ya Nasıl Gidilir ve Cunda Restoran ve Kahvaltı Mekanları başlıklı yazılarımıza göz atmayı unutmayın. Cunda adasında konaklayacak birbirinden güzel Cunda Adası otellerimizden size en hitap edeni seçip, tatilinizi hemen planlayın.